Benim geçen hafta yayımlanan "Dijital Değişim ve Z-Kuşağı Çatışması" başlıklı yazıma itiraz eden bir zat-ı muhterem şöyle demiş:
"Bence yazınız çok eski kafa ile yazılmış. bu saydıklarınız sadece Türk toplu için değil İngiliz ya da Fransız toplumları için de o*** bir durum."
Okuduğunu anlamayan "bir birey" benim yazıma laf olsun diye itirazlarını sıralamış.
Değişime ve dönüşüme bir itirazım yok! Zaten buna karşı çıkmanın imkanı yok! Dünyanın hızlı bir değişimden geçerken mevcut inanç ve değer yargılarını yitirdiğini, bazı şeylerin gereksiz ve niteliksiz gösterilmeye çalışıldığını belirttim. Maalesef zat-ı muhterem bunu anlamamış.
19. yüzyılda büyük imparatorlukların yıkılması sonucu ulus devlet modelini dayatan uluslararası büyük güç, şimdi de dünyayı daha küçük parçalara bölerek yönetmek istiyor. Bunun için Türkiye'de ve dünyada magazinel bir toplum oluşturulma çabası var. Beyin yıkama metotlarıyla tek tipleştirilmiş insan isteniyor ve bir önceki asırda kutsanan değerler gözden çıkarılıyor. Paradigma teorisiyle ideolojilerin gereksizliği fikri z-kuşağı ile tamamlanmaya çalışılıyor. Kitleler basit, ucuz şeylerle avutuluyor; "bugün ne giysem, yarın ne çıkarsam, yemekteyiz, televole, dedikodu, izdivaç ve magazin" programlarıyla halk dünyanın her tarafında uyutuluyor. Dinî inançların sarsıldığını, peşinden deist ve ateist bir nesil oluşturulmaya çalışıldığını imâ ve tevil etmeye çalıştım. Maalesef zat-ı muhterem bunu da anlamamış!
Bilimsel ve teknolojik yeniliklerin yanında dünya toplumlarının bu değişim ve dönüşümle yeniden şekillendirilmeye çalışıldığını da anlamamış zat-ı muhterem!
Bazı şeyleri anlamayınca sanki benim, baş dödürücü bir hızla değişen bu yeni teknoloji ve bilimsel buluşlara karşı olduğumu zannetme vehmine kapılmış. Hayır! Benim itirazım bilim ve teknolojiye değil insanı mankurtlaştıran, köleleştiren vahşi kapitalizmedir! Amerikan kotu giyerek "çağdaş mutluluk enzimleri" ile uyutulan kitlelerin son model cep telefonu alabilmek için uzun zaman çalışmak zorunda bırakılmasına; reklam, hipnoz ve ikna medotlarıyla kitlelerin tüketim toplumuna dönüştürülmesine ve çağdaş köleliğe evrilmesine itiraz ediyorum. Yoksa bilim ve teknolojiye değil...
Unutulmasın ki bilime sahip olanlar her şeye hâkim olurlar.
